Gramer Bankası

Geri
İçerik:

1. Sözcük Düzeni

İngilizcenin dil sisteminde, sözcük düzeni esaslı bir rol oynar. İngilizcenin tarihi gelişiminde, çekim eki ve son eklerin yitirilişiyle, bir kelimenin fiil mi isim mi olduğu, ya da bir isimin özne mi nesne mi olduğu çok zor ayırt edilir hale gelmiştir.

1.1. Sözcük Düzeni – Sözcük türü

Mesela, herhangi bir isim, başka bir ismin önüne gelmesiyle sıfata dönüşebilir. Bu durum sadece son kelimenin isim olduğu bir hale bile gelebilir. "gold London event" üç ismi içerir: "gold", "London", ve "event", bununla beraber İngilizce bilen biri tarafından sadece en sondakinin isim, diğer ikisinin sıfat görevi üstlendiği anlaşılır.

1.2. Kelime Düzeni – Cümlenin Öğeleri

Uygun İngilizce sözcük düzeni şöyledir: Özne-Fiil-Nesne-Biçim-Yer-Zaman

Tabi ki de bir yapı hepsini içermek zorunda değildir. Mesela, sadece özne ve nesne ya da özne-nesne-zaman şeklinde de olabilir.

Cümle o zaman şu şekilde görülür: "Mary kissed her sister happily on her cheek when she came to the door."

Eğer "The hunter killed a bear." cümlesindeki sözcük düzenini"A bear killed the hunter.", şeklinde değiştirirsek, zavallı avcı ayının akşam yemeğine dönüşebilir. Bu nedenden unutmamalıyız ki, çeşitli zaman ve yer değişiklikleriyle önce EDEN, sonra EDİLEN ve sonra da EYLEMİN AMACI gelir.

Bu sabit sözcük düzeni, sadece "to be", "to have", ve "must, can, should, may" gibi kavram fiilleri ile soru üretilen bazı özel durumlarda değişir.

2. İsimler

İngilizcedeki isimlerde durum ya da cinsiyet farkı yoktur. Bir zamanların zengin çekim sisteminin kalıntısı olarak, sahiplik ifadesi olan "-'s" kullanırız. "David's car" dersek, arabanın David’e ait olduğunu ifade etmiş oluruz. Bunu tüm isimlerle değil, sadece kişilerle kullanabiliriz.

2.1. Çoğul

İngilizcedeki sayılar kategorisi kısmen daha basittir, çünkü birçok isim sonuna "-s" eklendiğinde Çoğul olur. Ör:

  • "cat - cats"
  • "table - tables"
  • "supervisor - supervisors"
  • "idea - ideas"

Bazı kelimelerde kökün değişikliğe uğraması gerekir, ancak bunlardan az vardır:

  • "leaf - leaves"
  • "knife - knives"
  • "foot - feet"
  • "tooth - teeth"

2.2. Sayılabilen ve sayılamayan

İngilizcede bir grup isim vardır ki onlar Çoğul isim oluşturamazlar, Çoğul olmaları durumunda anlamları değişir. Onları sayılamayanlar olarak adlandırıyoruz. Nerede ve belgisiz belirtme edatı, nerede "much water" veya "many apples" ifadesinin kullanılacağını anlama açısından sayılamayn isimleri bilmek önemlidir. İyi bir sözlük, listelenen tüm kelimeleri sayılabilen ise "c" - "countable", sayılamayan ise "u", "uncountable" ifadeleri ile belirtir.

Sayılamayan isimler, normalde sayılamayan, buzdolabında bulunan veya akışkan ya da pudramsı içeriklere sahip şeyleri belirtir. Mesela:

  • water
  • flour
  • bread
  • milk
  • butter
  • cheese
  • sand

3. Sıfatlar

ngilizce sıfatlar, cinsiyet, durum ya da sayı gibi dilbilgisi kategorileri içermezler. "One big boy" ve "two big girls" diyebiliriz. "Big" sıfatında hiçbir şey değişmez.

Üstünlük ya da enüstünlük belirten sıfatlarla neler yapabiliriz:

  1. Bir ya da iki heceli Germen kökenli kelimeler, köküne "-er" eklenerek üstünlük sıfatı, köküne "-est" eklenerek enüstünlük sıfatı haline gelirler. En üstünlük sıfatı her zaman belirli belirtme edatı ile kullanılır. Kelimelerin sonundaki "-e" gider, "-y" ise "-ie-"<<ye dönüşür. Sessiz harf ile biten tek heceli sıfatlar, hecenin sesini koruyabilmek için sondaki harfi çiftler. Bakınız:
  • cool - cooler - the coolest
  • fast - faster - the fastest
  • nice - nicer - the nicest
  • happy - happier - the happiest
  • lazy - lazier - the laziest
  • fat - fatter - the fattest
  • big - bigger - the biggest
  1. Latin kökenli isimler, çoğunlukla üç ya da daha fazla heceli kelimeler, üstünlük sıfatını "more" , en üstünlük sıfatını da "most" eklenmesiyle oluştururlar. Bu grup aynı zamanda, "-ed", veya "-ing" ile biten sıfat fiilleri de içerir.
  • interesting - more interesting - the most interesting
  • beautiful - more beautiful - the most beautiful
  • tired - more tired - the most tired
  1. Bazı sıfatlar düzensizdir:
  • good - better - the best
  • bad - worse - the worst
  1. Ve son olarak, bazı sıfatlar da vardır ki, onlar ne üstünlük sıfatı ne de en üstünlük sıfatı oluştururlar. Çünkü doğal anlamları buna izin vermez.
  • absolute
  • green
  • optimal

4. Zamirler

4.1. Şahıs zamirleri

Kişi zamirleri şöyledir:

Tekil

  • I
  • you
  • he, she, it

Çoğul

  • we
  • you
  • they

Burada da görebileceğimiz gibi, İngilizcede ikinci tekil şahıs ile ikinci çoğul şahıs arasında bir fark yoktur. Ayrıca, çoğul yapıda cinsiyet ayrımı da yoktur. Belki de bundan kaynaklı olarak, diğer hiçbir Avrupa dilinde daha kibar bir ifade için ikinci ya da üçüncü çoğul şahıs kullanımı yoktur.

4.1.1 >>Some-, any-, no-, every-<<

"Some, any, every" ve "no" bağımsız olarak var olan kelimelerdir, ancak diğer zamirlerle, özellikle "-one, -body, -where, -thing." ile birleştirilerek oldukça üretken bir şekilde kullanılırlar.Ancak, kullanımlarının bazı kuralları vardır. Bu kurallar hem tek başlarına hem de birleşik olarak kullanıldıklarında da geçerlidir.

SOME- temelde olumlu cümlelerde kullanılır. Aynı zamanda, "ANY". zamirinin tersine, olası seçeneklere belirgin bir limit vermek için de kullanılır.

  • Somebody wants to see you.
  • I left my glasses somewhere on my table.
  • This is something different.
  • Yes, we have to admit, our club has got some problems. (meaning: not many problems)

ANY- temelde olumsuz ya da soru cümlelerinde kullanılır. Ancak, LİMİTSİZ seçeneği ifade etmek için de olumlu cümlelerde kullanılabilir.

  • Do you have any suggestions?
  • Hallo! Is anybody here?
  • There is't any chance to win.
  • Anybody can enter the building, so it is hard to find the person.
  • You can say anything but he will not believe you.

NO- Tam olumsuzluk ve hariç tutma için kullanılır.

  • >> We have nothing to hide.<<
  • >> Nobody can play after the referee whistles.<<
  • >> We have no idea about the price.<<

EVERY- Tam içerme için kullanılır.

  • Everybody can make a mistake.
  • He is so clever, has been everywhere, and seen everything.
  • We cannot go to work everyday, we need some days off.
  • Every single person has a right to live.

4.2. İyelik zamirleri

İyelik zamirleri, kullanımlarının doğasına göre değişir.

Eğer bir isimle kullanılacaklarsa, şu formları kullanılır:

Tekil

  • my (car)
  • your (car)
  • his, her, its (car)

Çoğul

  • our (car)
  • your (car)
  • their (car)

Eğer devamında bir isim olmadan kullanılacaklarsa (this car is mine), şu formları kullanılır:

Tekil

  • mine
  • yours
  • his, hers, its

Çoğul

  • ours
  • yours
  • theirs

4.3. Soru zamirleri soru zamirleri

Soru zamirleri "WH-" questions. ile başlayan sorularda kullanılırlar. "WH", soru zamirlerinin ilk iki harfini gösterir. İngilizcede şu soru zamirleri vardır:

  • who (biri hakkında)
  • what (bir şey hakkında)
  • which (verilen çerçevedeki bir şey ya da biri hakkında)
  • where (bir yer hakkında)
  • when (zaman hakkında)
  • how (konu hakkında)

WHO veya WHAT veya WHICH soru zamirlerinin eylemin öznesi olduğu bir cümle, şeklen olumlu bir cümledir bu yüzden yardımcı fiil gerektirmez.

  • He lives here.
  • She lives here.
  • John lives here.
  • WHO lives here?

Yukarıdaki tüm cümleler olumlu cümle düzenine sahipken, WHO zamirinin kendisi bir soru kelimesi olduğunda "Who lives here?" cümlesi mantıklı bir sorudur.

Kıyaslayın:

  • Who did you see? ("you" öznedir)
  • Who saw you? ("who" öznedir)

4.4. İlgi zamirleri

İlgi zamirleri, soru zamirleri ile büyük bir oranda benzerdirler, ancak sadece kullanımda değişiktirler. Soru zamirleri soru başlatırken, ilgi zamirleri ilgi cümleciği başlatır. Bazı dillerde, ilgi cümleciğine rastlanmaz. İlgi yantümcesi temel cümle içindeki bir kişi, bir hayvan veya nesne hakkında bir şey söylemek için kullanılır.Örnek şöyledir:

  • Düzenli bir yapı: A green shirt is lying on the bed. I like exactly that green shirt.
  • İlgi yantümcesi: I like the green shirt which is lying on the bed.

En sık kullanılan ilgi zamirleri şunlardır: who, which ve that.

  • who sadece insanlar için kullanılır.
  • which nesneler ve hayvanlar için kullanılır.
  • THAT insanlar, nesneler ve hayvanlar için kullanılabilir.

Who, which ve that, ilgi yantümcesinin öznesi olduklarında kullanılmayabilirler.

Ör.:

  • That's the book (which/that) I read last summer.
  • I spoke to a man (who/whom/that) I knew.

Not:"whom" ilgi zamirinin nesne formu modern İngilizcede fazla kullanılmaz.

İlgi zamiri what, İngilizcede hiçbir zaman bir ilgi yantümcesi görevi üstlenmez. The interrogative what never functions as a relative pronoun in English. What "the thing which"(olan şey), "that thing which" (olan şu şey) ve "the things which" (olan şeyler) vb. anlamına gelir.

WHOSE iyelik zamirinin yerine kullanılır.

Ör.:

  • He's a composer whose music is famous everywhere.

When, why ve where sadece bazı yapılarda ve bazı kelimelerden sonra kullanılır:

  • It was a time when our lives were in danger.
  • I know a place where everybody is happy.
  • The reason why they are leaving is unclear.

4.5. Edatlar edatlar

İngilizce edatlarda cinsiyet farkı (eril, dişil, nötr) olmadığından her zaman aynıdırlar.

Belgisiz Belirtme Edatları: "A", söylenen bir sessizden önce, mesela "a book" ve "AN" söylenen bir sesliden önce, mesela "an apple" veya "an old book" kullanılır.Aynı zamanda "one" anlamına geldiğinden dolayı, bu edatlar çoğul ya da sayılamayan isimlerle birlikte kullanılamazlar. Gerekli olduğunda bunun yerine "some" kullanılır.

Aynı şeyden tekrar bahsederken "THE". Tekil için de çoğul için de aynıdır.

Bir şey hakkında ilk kez konuşurken "A" veya "AN" kullanılır.

Mesela:

  • I saw a man with a dog.

Aynı şeyden tekrar bahsederken "THE" kullanılır.

Mesela:

  • The man was blind but the dog wasn't.

Eğer bir şeyden sadece bir tane varsa "THE" ile kullanılır.

Ör.:

  • The moon goes round the Earth.
  • The River Thames goes through London.

En üstünlük sıfatlarıyla "THE" kullanılır.

Ör.:

  • The River Danube is the longest river in Europe.

Genel bir şeyden bahsederken "THE" kullanılmaz.

Ör.:

  • Do you like fish?
  • Do they use assistive technology?
  • Trees are green.

Belirli bir olaydan bahsederken "THE" kullanılır.

Ör.:

  • Do you like the fish in this restaurant?
  • Do they use the assistive technology that we installed?
  • The trees in my garden are beautiful.

5. Edatlar

Her dil farklıdır. Bazı dillerle İngilizcedeki gibi edatlar bile yoktur. Ancak, onlar da çoğunlukla aynı edatı farklı bağlantılarda farklı anlamlarda kullanırlar. Herhangi bir dilde, İngilizcedeki "to" edatına karşılık olabilecek herhangi bir edat olmadığı gibi, İngilizcede de Macarcadaki "-ba" sonekine karşılık gelebilecek herhangi bir edat yoktur. Bu nedenden edatları yerel ifadeleriyle kullanmayı öğrenmek oldukça pratiktir.

5.1. Yer edatları

at aynı anda hem yer hem eylem hem de hizmeti veren oldukça gelişmiş bir İngilizce edattır. En yaygın kullanılışı, çeşitli hizmetler ve istasyonlar vb. ile birlikte kullanılışıdır. İşte bazı örnekler:

  • at the supermarket
  • at the station
  • at the bus stop
  • at the hairdressers
  • at the cinema
  • at school
  • at home
  • at work

in bazı yer ve içerde olma durumlarını belirtir:

  • in the house
  • in the building
  • in my pocket
  • in the book
  • in Africa

on "on the surface" veya "on the programme" veya "on the net", olarak kullanılır. İşte bazı örnekler:

  • on the table
  • on TV
  • on the radio
  • on the Internet

5.2. Zaman edatları

at saatlerle ve bazı özel ifadelerle beraber kullanılır:

  • at 5 p.m.
  • at night
  • at the weekend

on günlerle beraber kullanılır:

  • on Monday
  • on Jim's birthday
  • on 24th of January

in eylem gerçekleşmeden önce geçen belirli bir süreyi belirtmek için kullanılır:

  • I come back in 10 minutes.
  • In one year he will be a famous person.

Bununla beraber bazı ifadelerde in net bir zamanı gösterir:

  • in the morning
  • in the evening

6. Fiiller

Fiiller, eylem ve durum belirten kelimelerdir. İngilizcedeki fiilleri iki temel kategoriye ayırabiliriz:

  • Ana fiiller
  • Yardımcı fiiller ve kavram fiilleri

6.0.1. Ana fiiller

na fiillerin tam anlamı vardır. Bunlar, bir eylem, durum ya da değişikliği belirtirler. Mesela: "jump, read, think" veya "give".

6.0.2. Yardımcı fiiller

ardımcı fiiller ve/veya kavram fiilleri kendi başlarına gerçek anlamda bir eylemi ya da durumu belirtmezler. Yardımcı fiiller, dilbilgisi araçları olarak kullanılırlar, örneğin; bir soru ya da olumsuz cümle oluşturmak için. Yardımcı fiiller şunlardır: to be (geniş zamanlarda kullanılır), to have (miş’li geçmiş zamanlarda kullanılır), to do (basit zamanlarda kullanılır). Özel dilbilgisel fonksiyonlarının dışında, yardımcı fiillerin kendi anlamları da vardır. Kavram fiilleri, bir eylemin gerekliliğini veya uygunluğunu düzenlemek için kullanılır. Bunlar: must, may, can, shall ve ilgili formlarıdır.

İşte, yardımcı fiillerin ve kavram fiillerinin nasıl kullanılacağına dair bazı örnekler:

  • BE ile geçmişte olumsuz bir cümle kurma - He wasn't driving too fast!
  • HAVE ile yakın geçmiş zamanda soru cümlesi kurma - Have you tried this one?
  • WILL ile gelecek zamanda olumsuz bir cümle kurma. - She will not arrive in time.
  • CAN ile şimdiki zamanda bir soru cümlesi kurma. - What can we do against it?

6.1. "to be"

"to be" fiili düzensizdir ve üç formu vardır: am, is, are, Zamirlerle birlikte kullanıldıklarında şu halleri alırlar::

Tekil

  • I am
  • you are
  • he, she, it is

Çoğul

  • we are
  • you are
  • they are

Ör.:

  • My friend is from London.
  • My friends are from London.

Kısa (veya "kısaltılmış") formları ise: I'm – he's – she's – it's – we're – you're – they're

-'s kısaltması kelimelerle de kullanılabilir.

Ör.:

  • My friend's from London.

6.1.1. "To be - fiili ile soru cümlesi oluşturma"

In a regular positive sentence with "be", subject comes first, "be" comes next. See the following examples:

  • I am from Prague.
  • Your friend is in London.
  • They are Italian.
  • Catherine is English.
  • Peter and his wife and children are happy.

Devrik cümlelerde, önce fiil sonra özne gelir. Bakınız:

  • Are you from Prague?
  • Is your friend from London?
  • Are they Italian?
  • Is Catherine English?
  • Are Peter and his wife and children happy?

6.1.2. ">>to be<<" - fiili ile negatif cümle oluşturma

Fiilin ardına "not" eklenerek olumsuz cümle kurulur:

  • I am not at work
  • He is not a teacher.
  • She is not English.
  • It is not my dog.
  • we are not ill.
  • You are not the right person
  • They are not happy.

Yaygın dilde, kısaltılmış formlar daha çok kullanılır:

  • I'm not at work
  • He isn't a teacher.
  • She isn't English.
  • It isn't my dog.
  • we aren't ill.
  • You aren't the right person
  • They aren't happy.

6.1.3. Past tense of "to be"

The past of "to be" is irregular, it has two forms "was" and "were":

We can see that in the conjunction:

singular

  • I was
  • you were
  • he, she, it was

plural

  • we were
  • you were
  • they were

Example:

  • My friend was in London yesterday.
  • My friends were in London yesterday.

6.1.4 >>THERE IS<< ve >>THERE ARE<< ifadeleri

THERE IS (Tekil) ve THERE ARE (Çoğul)

There is kısa formu: there's

There are yazımda kısa formu yoktur.

Ör.:

  • There's a tree in the garden.
  • There are two trees in the garden.

Not: Bir listede, tekil ve çoğulun kullanımı ilk nesneye bağlıdır.

Ör.:

  • There's a book, a pen ve a telephone on the table.
  • There are two books, a pen ve a telephone on the table.

Olumsuz:

Tekil: there is not veya there isn't

Çoğul: there are not veya there aren't

Ör.:

  • There isn't any bread on the table.
  • There aren't any rooms free.

Not: NOT + ANY yerine pozitif form + NO kullanılabilir..

Ör.:

  • There's no bread on the table.
  • There are no rooms free.

Soru:

Tekil: Is there ...?

Çoğul: Are there ...?

Ör.:

  • Is there any bread on the table?
  • Are there any rooms free?

6.2. "Have" fiili

"Have" fiili bir şeye sahip olmak anlamına gelir. Genellikle yardımcı fiil olarak kullanılır (mesela; yakın geçmiş zamanda) ve fiilin anlamının değiştirildiği birçok ifade ve özel yapı içinde kullanılırken oldukça üretkendir:

  • have a baby
  • have a bath
  • have a shower
  • have fun
  • have a good trip
  • have an accident
  • have a look
  • have a break
  • have breakfast
  • have lunch
  • have dinner
  • have a drink
  • have a cup of tea
  • have a good time

Öncelikli anlamında, "have" İngilizcede iki şekilde kullanılır. Yani "have got" şeklinde ya da tek başına "have" olarak kullanılır. İki form dilbilgisel olarak farklı olsa da anlam olarak aynıdır.

6.2.1. >>"Have got"<<

"Have" formu get fiiilinin üçüncü hali olan got ile birlikte kullanılır.

Have got fiili, üçüncü tekil şahısta değişir ve şu halleri alır:

Tekil

  • I have got
  • you have got
  • he, she, it has got

Çoğul

  • we have got
  • you have got
  • they have got
6.2.1.1. >>Have got<< - fiili ile negatif cümle oluşturma

Olumsuz ise, have fiilinin ardına "not" oluşturularak yapılır ve şu hali alır:

  • They have not got any money.
  • He has not got the train ticket.
  • I have not got my homework.

Ve genellikle kısaltılarak, şu hali alır:

  • They haven't got any money.
  • He hasn't got the train ticket.
  • I haven't got my homework.
6.2.1.2. >>Have got<< - fiili ile soru cümlesi oluşturma

"Have got" fiili ile kurulan olumlu düzenli bir cümlede, önce özne sonra subject "have got" fiili gelir. Bakınız:

  • He has got some money.
  • They have got the train tickets.
  • I have got my homework.

Soru cümlesi ise, have fiili ile öznenin yer değiştirmesi ile oluşturulur. Ancak burada have ile have fiilleri ayrılır ve araya özne girer. Bakınız:

  • Has he got some money?
  • Have they got the train tickets?
  • Have you got your homework?

6.2.2. Tek başına >>"have"<<

Have fiili, üçüncü tekil şahısta form değiştirir. Bakınız:

Tekil

  • I have
  • you have
  • he, she, it has

Çoğul

  • we have
  • you have
  • they have

Yalnız başına kullanılan "have", dilbilgisel olarak İngilizcedeki diğer ana fiiller gibi davranır. Böylece, "They have a dog." Cümlesinin sorusu "Do they have a dog?" olurken, olumsuzu "They don't have a dog." olur.

6.2.3. >>"Have something done"<< kullanımı

"Have something done" ifadesi, öznenin eylemi yapan kişi olmadığını belirtir. Mesela; >> "I have my car repaired,"<< benim arabam bozuldu, ben de birisini örneğin, tamir için bir servis personelini aradım anlamına gelir.

"Have" fiilini içeren ifade her zaman, eylemin nesnesini ve fiilin üçüncü hali de (geçmiş zaman ortacı-sıfat hali) eylemi ifade eder. Bakınız:

"Players have the dress washed in the laundry." (= birisi elbiseyi onlar için yıkayacak) "We will have the room redecorated". (= birisi gelip odayı yeniden dekore edecek) "We had the text translated professionally before we sent it." (= biz göndermeden önce çevirmen metni çevirecek) "Do you have your garden done or do you do it yourself?" (= bahçıvanınız var mı?)

6.3 Kavram fiilleri

Kavram fiillerinin (can, could, must, may, might, shall, should, will, would) sadece bir formu vardır.

"shall" fiilinin kısaltılmış halleri: ('ll) "will"('ll) ile "would" fiilinin kısaltılmış hali:('d)vardır.

Ör.:

  • I'll go tomorrow.
  • They'll be here later.
  • She'd come if she could.

Olumsuzu ise "not" eklenmesiyle oluşturulur: "can not" bir kelime olarak da yazılır: cannot

Diğerleri: could not, must not, ...

Kısa formları: can't – couldn't – mustn't – mightn't – shan't – shouldn't – won't – wouldn't

Sorularda, fiil isimden veya zamirden önce gelir.

Ör.:

  • Can you speak English?
  • Will John and his wife and friends come?
  • May I come in?

6.3.1 "can" fiili

"Can" fiili bir kavram fiilidir ve iki anlamı vardır. Ya bir kişinin bir işi yapabilecek becerisi olduğunu ya da bir kişinin bir şeyi yapmasına izin verildiği anlamına gelir. Bu fark sadece içerikten anlaşılabilir.

"Can" fiili de diğer kavram fiilleri gibi form değiştirmez. Bakınız:

Tekil

  • I can
  • you can
  • he, she, it can

Çoğul

  • we can
  • you can
  • they can

Soru formu da "be" fiilindeki gibi yer değiştirme ile oluşturulur. Bakınız:

  • Can he swim?
  • Can a child smoke a cigarette?

Olumsuzu, fiilin sonuna "-not" eklenmesi ile oluşturulur. Bakınız:

  • He cannot swim.
  • A child cannot smoke a cigarette.

Yaygın olarak kısaltılır ve şu hali alır:

  • He can't swim.
  • A child can't smoke a cigarette.

6.3.2 Gelecek zaman, >>"will"<< fiili

"Will" fili de bir kavram fiilidir ve özünde "want" anlamını alır (ör.: "the engine will not start"), ancak çoğunlukla birçok durumda gelecek anlamını verir. "Will" fiili de diğer kavram fiilleri gibi form değiştirmez. Bakınız:

Tekil

  • I will
  • you will
  • he, she, it will

Çoğul

  • we will
  • you will
  • they will

Soru formu da "be" fiilindeki gibi yer değiştirme ile oluşturulur. Bakınız:

  • Will he come on time?
  • Will they build a new motorway here?

Olumsuzu, fiilin sonuna "not" eklenmesi ile oluşturulur. Bakınız:

  • He will not come on time, he will come late.
  • They will not build anything here.

Çoğunlukla kısaltılır ve bu sırada kökteki "i" harfi dilin tarihi nedenlerinden ötürü "o" olur, Bakınız:

  • He won't come on time, he will come late.
  • They won't build anything here.

6.3.3 >>"Would"<< fiili ve >>"Would like"<< kullanımı

Would, "will" fiilinin dilek kipidir. Would, var olan değil, olası durumlar üzerine konuşmak için kullanılır. Bakınız:

"If I were a prince of Persia, I would live in a great palace."

"I would like" ifadesi ise "I want" ifadesini söylemenin nazik ve resmi bir yoludur. Mastar halinde, kavram fiili olarak "will", dilek kipi olarak "would" ve fiil olarak da "like" içerir. Genelde restoranlarda sipariş vermek, mağazalarda satışçıya soru sormak ya da herhangi bir yerde konuşanın daha resmi ve mesafeli bir tutum içerisinde olmak istediği anlarda kullanılır.

İki fiil de şahıslara göre değişmez. Bakınız:

  • I would like a cup of tea.
  • He would like a cup of tea.
  • They would like a cup of tea.

6.3.4 >>"Must" ve "have to"<< fiilleri

Must ihtiyaç ve zorunluluk belirten bir kavram fiilidir. Can gibi, şahıslara göre form değiştirmez.

Tekil

  • I must
  • you must
  • he, she, it must

Çoğul

  • we must
  • you must
  • they must

Soru cümlesi de yine, cümledeki öğelerin yer değiştirmesi ile oluşturulur:

  • >> Must we really get up at 5 a.m.?<<

Ancak olumsuz cümlesi biraz daha karışıktır. Must fiilinin dilbilgisel olumsuzu "mustn't" (uzun hali "must not"), mantıksal olumsuzu "needn't" ("need not") fiilidir. "Must not" yasaklayan bir olumsuzluk ifadesidir, buna karşılık "Need not" daha zayıf ve izin veren bir olumsuzluk ifadesidir. Bakınız:

Oğul: "Must we really get up at 5, dad?" Baba: "No, you needn't, you can stay at home, if you like. But if you want to go with me for a trip, you must. But remember, we must not tell your mum, it is a surprise for her."

6.3.4.1 >>"have to"<<

Must fiilinin düzenli geçmiş zaman formu ya da dilek kipi yoktur. Must fiili, çeşitli formlar oluşturmak için "have to" yardımcı fiilini kullanır. Gelecek zaman formu şu şekildedir:

  • I will have to go out.
  • You will have to go out.
  • He will have to go out.

Gelecek formu ise:

  • I had to go out.
  • You had to go out.
  • He had to go out.

Ve aynı zamanda yakın geçmiş zaman formu da mümkündür:

  • I have had to go out.
  • You have had to go out.
  • He has had to go out. etc.

Şimdiki zamanda "have to" fiili "must" fiilinden farklı bir anlama sahiptir. Must söyleyenin neye inandığını belirten bir anlam içerir. Have to ise, söyleyenin iradesi dışında bir şey yapmaya zorlandığı anlamını verir. Ör.:

  • I must stop smoking. People who smoke smell terribly and die early.
  • I have to stop smoking. Doctor told me, but I do not want to.

6.3.4 >>"Should"<<

"Should" ahlaksal zorunluluğu ifade eder. Özünde "shall" fiilinin geçmiş zaman ve dilek kipi halidir. Ancak günlük modern dilde "What shall I do now?" gibi ifadeler haricinde "shall" oldukça az kullanılır.

Diğer kavram fiilleri gibi, should fiili de şahıslara göre form değiştirmez:

Tekil

  • I should
  • you should
  • he, she, it should

Çoğul

  • we should
  • you should
  • they should

Olumsuzu not eklenmesiyle oluşturulur::

  • You should not steal.

Genellikle şu şekilde kısaltılır:

  • You shouldn't steal.

Soru cümlesi de yine, cümledeki öğelerin yer değiştirmesi ile oluşturulur:

  • "Should I stay?"
  • "Should we help them?"

6.3.4. >>"May"<<

"May" olasılık ve izin verilmişlik anlamı verir. Bakınız:

  • May I open the window, madam?
  • May I ask you to help me?

Günümüzde öncelikli anlamı ile az kullanılırken, İngilizce konuşanlar arasında zarf halinin yani "probably" ifadesinin kullanımı daha yaygındır. Bakınız:

  • It may rain today, so I better take my umbrella with me. (= Yağmur yağması mümkün....)

Fiil çekimi şu şekildedir:

Tekil

  • I may
  • you may
  • he, she, it may

Çoğul

  • we may
  • you may
  • they may

May fiilinin başlangıçtaki geçmiş zaman ve koşul formu might fiili iken, günümüzde may fiilinden biraz daha az olasılık ifade etmekle beraber, neredeyse birebir aynısı gibi kullanılmaktadır. Bu yüzden örnek cümlemiz aşağıdaki gibi de olabilir:

  • It might rain today, so I better take my umbrella with me. (= Bir ihtimal yağmur yağacak....)

6.3.5. Kavram fiilleri ve geçmiş zaman

Kavram fiillerinin İngilizcedeki gelişimi ilginçtir. Must ve should gibi bazıları geçmiş zaman formuna sahip olup geniş zamanı anlatır. Bu nedenden geçmişi anlatmak için başka yollarımız da vardır.

Birçok durumda, geçmiş zaman formundaki kavram fiilleri alternatif sözlü ifadeler kullanır:

can,could - be allowed to, be able to

  • I wasn't allowed to leave the police station.
  • I wasn't able to run faster than him.
  • Were you able to see the first minutes of the match?

may, might - be allowed to

  • Guests to the exhibition were not allowed to touch the ancient paintings.
  • Were you allowed to go closer to the president?

must - have to

  • We had to wait until the anti-drug tests were done.
  • This didn't have to be such a long time.
  • Did you have to say that to the referee?

should - be supposed to

  • Were we supposed to help them?
  • She wasn't supposed to do anything else but wait.

Aynı zamanda, yakın gelecek zaman formunda, bir şeyden üzgün olduğumuz, bir şeyin olmamasından veya işlerin yolunda gitmemesinden dolayı üzgün olduğumuz anlamlarına gelen bir kullanım da vardır. Bu yapı şöyledir: kavram fiili+have+yakın geçmiş zaman formu.

  • She could have told you about his anticipations. (= Söylememiş olması üzücü)
  • We may have tried another way. (= Denemediğimiz için üzgünüm)
  • This must have been terrible pain. ( = Bu kadar acı çektiğin için üzgünüm.)
  • I should have warned you before. (= Seni uyarmadığım için çok aptalım.)

6.4. >>"Do"<< yardımcı fiili

"Do" fiili genelde "make veya carry out (yapmak veya gerçekleştirmek)" ile aynı anlamda kullanılır. Ancak İngilizcede yardımcı fiil olarak daha etkindir, yani soru ya da olumsuz cümle oluşturmaya yardımcı olan bir fiildir.

Şimdiki zaman

  • positive: I often visit exhibitions.
  • question: Do you often visit exhibitions?
  • negative: He does not visit exhibitions at all.

Geçmiş zaman

  • positive: I visited one last week.
  • question: Did you visit your grandmother in the hospital?
  • negative: He did not visit her there.

Sıklıkla kullanılan bazı kısaltmalar da vardır:

  • I do not like that, mum. - I don't like that, mum.
  • We did not know that before. - We didn't know that before.

6.4.1 >>"Do"<< ile soru cümlesi oluşturma

Birçok tam anlamlı İngilizce fiil (ana fiil), do yardımcı fiilini kullanarak soru oluşturur. Bunun en önemli nedeni, İngilizce cümle yapısını korumaktır. Düzenli olumlu bir cümle yapısı şu şekilde tutulur:

  • ÖZNE - FİİL - NESNE - ZARFLAR
  • David and Natalie - watch - TV - at home?

Sadece DO tüm yapıdan önce gelir:

  • DO - ÖZNE - FİİL - NESNE - ZARFLAR
  • Do - David and Natalie - watch - TV - at home?

Soru WH- ile başlayan bir soruda da yine değişmez, WH- öğesi tüm yapıdan önce kullanılır:

  • WH - DO - ÖZNE - FİİL - NESNE - ZARFLAR
  • Why - do - David and Natalie - watch - TV - at home?

Dikkat edilmesi gereken, DO fiilinin tüm dilbilgisel belirtileri taşırken (geçmiş zamandaki -ed soneki, şimdiki zamandaki üçüncü tekil şahıs -s soneki vb.), ana fiilin mastar halini koruduğudur. Bakınız:

  • He lik*es* jazz.
  • Do*es* he like jazz?
  • She work*ed* in the factory.
  • D*id* she work in the factory?

6.4.2. >>"Do"<< ile olumsuz cümle oluşturma

Birçok ana fiil "do" fiilini kullanarak olumsuz cümle oluşturur. "Do" fiili ve olumsuz ek not, ana fiilden önce gelir. Bakın birkaç örnek şöyledir:

  • I like jazz.
  • I do not like jazz.

Sıklıkla kısaltılmış formları da kullanılır:

  • I don't like jazz.

Ve yine, do fiili tüm dilbilgisel belirtileri taşırken, ana fiil (like örneğimizde olduğu gibi) mastar halini korur.

  • David like*s* classical music.
  • David do*es* not like classical music.

Sıklıkla kısaltılmış formları da kullanılır:

  • David does*n't* like classical music.

6.4.3. >>To make<< ve >>"to do"<< fiilleri

Önemli bir dilbilgisel anlama sahip olmasının yanı sıra, do fiili "to make" fiiline çok yakın anlamda "to carry out" (gerçekleştirmek) anlamında da kullanılır. Aşağıdaki açıklama bize bu ikisi arasındaki farkı anlamada yardımcı olacaktır.

Genelde, "to make" bir şey oluşturmak anlamına gelirken, "to do" bir eylemi gerçekleştirmek anlamında kullanılır ancak bazen sadece kullanılan ifadeyi öğrenmek gerekir. Birkaç yaygın örnek şu şekildedir:

MAKE

  • make a phone call
  • make an appointment
  • make arrangements
  • make a photocopy
  • make a cup of tea or coffee
  • make a change
  • make a mistake
  • make a noise
  • make a promise
  • make a plan
  • make money

DO

  • do a job
  • do the washing
  • do the washing up
  • do the dishes
  • do the shopping
  • do a favour
  • do an exercise
  • do the housework
  • do a course
  • do a lot of sport
  • do justice

6.5. Öbek eylemler

Öbek eylemler, çoğunlukla bir fiil ve bir edat içerirler. Böyle bir ifade, başlangıçtaki kelime anlamının ötesinde, daha farklı bir anlama sahip olan türetilmiş ikincil bir anlama sahip olur. İşte birkaç örnek:

  • look out (= dikkatli olmak)
  • speak up (= daha yüksek sesle konuşmak)
  • give up (= vazgeçmek)
  • go on (= devam etmek)

Sıklıkla daha fazla ikincil anlama sahip olanlar da vardır:

  • make up (= makyaj yapmak, = yeniden arkadaş olmak, = zihinde bir fikir oluşturmak)

Many dictionaries list a lot of phrasal verbs ve, unfortunately, there is no other way but learn them.

6.6. Emir kipi

İngilizcede emir ya da talimat vermek oldukça kolaydır çünkü insanlara hitap etmenin tek yolu vardır - YOU. Tek kişiye mi yoksa daha fazla insana mı hitap edildiğinin bir önemi yoktur. Genç bir insanla mı, yaşlı bir insanla mı, bir arkadaşla mı yoksa tanıdık olmayan biriyle mi konuşulduğunun da bir önemi yoktur. Olumlu emir kipi için, sadece fiilin mastar hali kullanılır ("to" eklemeden).

Ör.:

  • Sit down.
  • Come here.
  • Listen everybody.
  • Tell me your name.
  • Open the window.
  • Help me!

Nazik olmak istenirse "please", "Will you sit, please?" ya da "Could you open the window,please?" veya "Would you mind sitting down, please?" gibi yapılar kullanılır. Olumsuz emir kipi için ise, fiilin mastar halinden önce sadece DON'T kullanılır ("to" eklemeden).

Ör.:

  • Don't sit down.
  • Don't open the window.
  • Don't do that.
  • Don't worry!

6.7. Zamanlar

Farklı dil bilimciler yapılaştırma ve tam sayı verme konusunda farklılık gösterseler de İngilizcede çok sayıda zaman vardır. Ancak yapısal olarak konuşursak, İngilizcede her biri basit, geçmiş, şimdiki ve miş’li geçmiş zaman formlarına sahip olmakla beraber şimdiki zaman ve geçmiş zaman vardır. İngilizcede gelecek zamanı anlatmak için de will fiili kullanılırken, bunun da basit, geçmiş, şimdiki ve miş’li geçmiş zaman formları vardır.

6.7.1. Geniş zaman (Present simple)

Bu zaman, aşağıdakileri ifade etmek için en yaygın olarak kullanılan zamandır:

* Genellikle doğru olan şeyler: Sun rises in the East.

  • Sıklıkla tekrar eden eylemler: I usually leave home at 8.

Sadece üçüncü tekil şahıs için sonuna -s eklenir, mesela; he, she, it. Diğer bütün hepsinde ilk hali kullanılır. Bakınız:

Tekil

  • I drive
  • you drive
  • he, she, it drives

Çoğul

  • we drive
  • you drive
  • they drive

6.7.2.Şimdiki zaman (Present continuous)

Şimdiki zaman aşağıdaki durumları anlatmak için kullanılır:

  1. express the action is happening at that time
  2. express the action is one time
  3. stress the action's intensity
  4. talk about future

Ör.:

  1. I am just driving, can you call me later?
  2. Normally he works at this time of the day, but today he is seeing the doctor.
  3. I am working like a mule and I am making real big money!
  4. I am travelling to Egypt next month.

Yardımcı fiil be ile kelime sonuna eklenen -ing takısı ile oluşturulur. Sondaki -e yok olur ve son sessiz harfteki sesi koruyabilmek için kapalı hecenin son harfi çiftlenir (telaffuz kurallarına bakınız)

Fiil değişim örnekleri:

-e ile bitenler:

  • drive - driving
  • leave - leaving
  • give - giving

çiftleme:

  • stop - stopping
  • sit - sitting

Ör.:

  • He is driving at the moment, he can't speak.

Sıklıkla kısaltılmış formları da kullanılır:

  • He's driving at the moment, he can't speak.
  • I'm working like a mule, and I'm making big money.
6.7.2.1. Gelecek zamanı anlatan şimdiki zaman

Gelecek zamanı anlatmak için kullanıldığında, planlanmış bir eylemi anlatır ve "to be going to" ifadesine çok benzer bir anlam taşır.

  • What time are you leaving tomorrow morning? (= Ne zaman ayrılmayı planladın?)
  • I am traveling to London next Friday. (= Londra‘ya gitmeyi planladım)

6.7.3 Yakın geçmiş zaman (Present perfect)

Yakın geçmiş zaman genellikle bir konuyu ya da sohbeti başlatmak için kullanılır. Aynı zamanda kişisel ilgileri ve duyguları anlatırken, genellikle deneyimlerimizden ya da deneyimlerden bahsetmek için de kullanılır. Bu zamanı kullanarak hem geleceğe hem de geçmişe atıfta bulunulabilir:

  1. Have you heard the famous singer ...
  2. What have you done!
  3. He's been to Egypt. (so he knows, he has the experience)

Düzenli olarak şu zarflarla birlikte kullanılırlar: "ever, never, recently, since, for, two times, yet."

Şu şekilde kurulurlar:

  • "have" fiili kullanılarak ve fiil sonuna "-ed" son eki eklenerek: He has opened the door!
  • "have" fiili ile düzensiz üçüncü hali kullanılarak: He has gone.

6.7.4. Geçmişte başlayıp hala devam eden zaman (Present perfect continuous)

Geçmişte başlayıp hala devam eden zaman, aşağıdaki eylemleri ifade eder:

  • Etkisi şimdiki zamanda olan
  • Henüz bitmiş olmasına rağmen

yakın geçmiş zamanın aksine süreyi, eylemin ne kadar zaman aldığını, yoğunluğunu ve kişinin duygusal bağlılığını ifade etmek için kullanılır.

"Have been" yardımcı fiili ve tam zamanlı fiilin "-ing" formu ile kurulur.

  • What have you been doing? Your dress is so dirty!
  • We've been playing basketball since half past two.

6.7.5. Basit geçmiş zaman (Past simple)

Di’li geçmiş zaman genellikle, geçmişten ve bir dizi olaydan bahsetmek için kullanılır. Genellikle de bir eyleme ilişkin yer, zaman ve kişi detaylarını konuşmak için kullanılır. Neredeyse tüm kullanımlarında içeriksel olarak ya da belirgin bir zaman detayına ihtiyaç duyar.

Ör.:

  1. He came to the room, opened a window, switched off the light and waited.
  2. What did you do last night?
  3. I visited him at work.

Di’li geçmiş zaman ile kullanılan tipik zaman (ve yer) ayarları şunlardır: ago, at ten, last night, late that afternoon, before two a clock, when he came to the room, (when she was) in the hospital, etc...

Di’li geçmiş zaman düzenli fiilin sonuna "-ed" soneki eklenerek kurulur

Ör.:

visit - visited

Ya da düzensiz fiilin kökü değişerek:

  • sit - sat

Şahıslara göre sonek almadığı gibi, tüm sayılar ve kişiler için de aynıdır.

6.7.5.1 Irregular verbs

Here follows an account of several most basic and frequently used irregular verbs. The first collumn shows the verb in basic form, the second collumn is the past tense, and the third collumn shows the past participle which is the form we use in perfect tenses.

  • present - past - past participle
  • be - was/were - been
  • break - broke - broken
  • come - came - come
  • drive - drove - driven
  • eat - ate - eaten
  • fall - fell - fallen
  • feel - felt - felt
  • get - got - got
  • have - had - had
  • hear - heard - heard
  • hit - hit - hit
  • hurt - hurt - hurt
  • keep - kept - kept
  • know - knew - known
  • leave - left - left
  • make - made - made
  • meet - met - met
  • pay - paid - paid
  • put - put - put
  • read - read - read
  • run - ran - run
  • ride - rode - ridden
  • say - said - said
  • sell - sold - sold
  • see - saw - seen
  • sit - sat - sat
  • speak - spoke - spoken
  • tell - told - told
  • think - thought - thought
  • understand - understood - understood
  • write - wrote - written
  • wear - wore - worn

6.7.6. Sürekli geçmiş zaman (Past continuous)

sürekli geçmiş zaman, belirli bir zaman devam etmiş olan bir eylemi anlatmak için kullanılır. "be" fiilinin "was, were" formları ile ana fiile "-ing" takısı eklenerek oluşturulur.

  • I was listening to the radio when someone knocked on my door.

(= bir süre için radyo açıktı ve o anda kapı çalındı)

  • While she was running, she was listening to the mp3 player.

(= eş zamanlı iyi olay bir süre devam etti)

6.7.7. Miş’li geçmiş zaman (Past perfect)

Miş’li geçmiş zaman, geçmişte başka bir eylemden önce gelen eylemi anlatmak için kullanılır. "had" yardımcı fiili ile tam anlamlı fiile -ed sonekinin eklenmesiyle oluşturulur.

  • He looked at the open door, which he had locked before he had left.

(= 1. Kapıyı kilitledi, 2. Evden ayrıldı, 3. Başka biri kapıyı açtı 4. O da açık kapıya baktı)

Bu zaman geçmişi anlatan dolaylı anlatımlarda sıklıkla kullanılır.

6.7.8. Sürekli Miş’li geçmiş zaman (Past perfect continuous)

Sürekli Miş’li geçmiş zaman, geçmişte başka bir eylemle devam eden YOĞUN ve ZAMAN ALAN eylemleri anlatmak için kullanılır. Had been kullanılarak ve ana fiile -ing takısı alarak oluşturulur.

  • He was looking at the door, which he had been trying to open for almost two hours without a success.

6.7.9. >>"Will"<< fiili ile gelecek zaman

will fiili ile kurulan gelecek zaman, aşağıdakileri anlatmak için kullanılır:

  • Geçici tepki (When? On Friday? OK, so I will change my schedule.)
  • Bir söz (I will give you the money back after the weekend.)
  • Bir tahmin (He will never make a good sportsman!)

6.7.10. >>"To be going to"<< fiili ile gelecek zaman

"To be going to" fiili ile kurulan gelecek zaman, aşağıdakileri anlatmak için kullanılır:

  • Planlanmış bir eylem (We are going to take part at the World championship this year.)
  • Çok muhtemel bir yakın gelecek (He is riding 50m ahead of the peloton. He is going to win this race.)

Soru formu, be fiilini kullanarak ve cümlenin öğeleri yer değiştirilerek oluşturulur:

  • Are they going to take part at the World Championship?
  • Is he going to win the race?

Olumsuz formu, be fiilini ile not kullanılarak oluşturulur:

  • We are not going to take part at the World championship this year.
  • He isn't going to win this race.

Not: Yaygın kullanılan İngilizce konuşma tarzında, planlanmış bir eylemi ifade etmek için to be going to yerine çoğunlukla şimdiki zaman kullanılır.

  • We are going to Egypt in November.

6.8. Question tags - short answers

İngilizcede bir soruya sadece Yes ya da No ile cevap vermemek oldukça yaygın olarak kullanılır. Aynı zamanda soruda kullanılan fiil ile özneye de eklenerek cevap verilir. Mesela, olumlu bir cevap şu şekilde verilir:

  • Do you like tennis?
  • Yes, I do!

Cevap olumsuz ise, genellikle kısaltılmış form kullanılır:

  • Do you like driving?
  • No, I don't

Cevaplarda sadece "DO" kullanılmaz, aynı zamanda soruyu başlatan fiil de kullanılır.

  • ARE you prepared for the match?
  • Yes, we ARE.
  • No, we AREN'T.
  • WILL you arrive late?
  • Yes, I WILL.
  • No, I WON'T.
  • CAN you guess what chance we have?
  • Yes, I CAN.
  • No, I CAN'T

6.9. Şart cümleleri (IF şart kipi)

Gelecekteki gerçek bir durumu ifade etmek için kullanılır. Gelecek hakkında tahminde bulunmak istendiğinde kullanılır. IF sonrasındaki fiil şimdiki zaman formundadır ancak gelecek zamanı ifade eder.

  • 1st conditional - real condition in future
  • 2nd conditional - unreal condition in present
  • 3rd conditional - unreal condition in past

6.9.1 Birinci şart kipi

Gelecekteki gerçek bir durumu ifade etmek için kullanılır. Gelecek hakkında tahminde bulunmak istendiğinde kullanılır. IF sonrasındaki fiil şimdiki zaman formundadır ancak gelecek zamanı ifade eder.

  • If I study at Oxford, I will have a great chance to find a job.
  • If it rains, the track will be wet.

6.9.2 İkinci şart kipi

Şimdiki zamandaki gerçekte olmayan bir durumu ifade etmek için kullanılır. Bu yapı, var olan gerçek durum farklı olsaydı ne olurdu diye konuşmak için kullanılır. IF sonrasındaki fiil geçmiş zaman formundadır ancak şimdiki zamanı anlatır.

  • If I were you, I would start exercising now.
  • If they gave me the chance, I could show them.

6.9.3 Üçüncü şart kipi

Geçmiş zamandaki gerçekten olmayan bir durumu ifade etmek için kullanılır. Halihazırda olmuş bir durum üzerine, eğer şu kişi şu eylemi farklı yapsaydı ne olurdu diye konuşmak için kullanılır. IF sonrasındaki fiil miş’li geçmiş zaman formunda olmalıdır.

  • If they had secured the entry, the fans would not have broken inside.

Bu yapı oldukça uzun olduğundan dolayı, devrik cümle yapısı ile kısaltılabilir:

  • Had they secured the entry, the fans would not have broken inside.

6.10. Dolaylı anlatım

Doğrudan anlatım, bir kişinin konuşurken kullandığı ifadeyi aynen kullanır. Bu anlatımda tırnak işaretleri  (“ ”). kullanılır.

Ör.:

  • Jack said “I'm English”.

Dolaylı anlatım ise, bizim başkasının sözlerini anlatırken kullandığımız bir anlatım tarzıdır. "say", "tell" fiillerinden sonra her zaman THAT kullanmak doğrudur ancak cümle çok uzun ve karmaşıksa kullanılmayabilir.

Ör.:

  • Jack said (that) he was English.

Not: "tell" fiilinden sonra bir nesne kullanılmalıdır. "say" fiilinden sonra dolaylı bir nesne kullanılacaksa, "to" kullanılmalıdır.

Ör.:

  • Jack said (that) he was English.
  • Jack said to me (that) he was English.
  • Jack told me (that) he was English.

Dolaylı anlatımdaki cümle düzeni, doğrudan anlatımdaki ile aynıdır. Ancak, çoğunlukla fiil formu ve zamanı ile kişi zamirleri, ilgi zamirleri ve zaman ifadelerini değiştirmek gerekir.

Ör.:

  • Doğrudan: Jack said: “I'm going to Italy with my boss next week.”
  • Dolaylı: Jack said (that) he was going to Italy with his boss the following week.
  • Doğrudan: Mary said to me: “I saw your sister yesterday.”
  • Dolaylı: Mary told me (that) she had seen my sister the day before.

Dolaylı anlatım, doğrudan bir soruyu nakletmek için kullanılacaksa, kurulan cümle bir soru değil beyan olur. Böylece, soru kelimesi ve yardımcı fiiller DO, DOES, DID kullanılmaz. Doğrudan soru, WHO, WHERE, WHAT, WHEN vb. bir soru kelimesi ile başlamazsa, dolaylı soru IF veya WHETHER ile başlar.

Ör::

  • Doğrudan: They asked me: “What's your name?”
  • Dolaylı: They asked me what my name was.
  • Doğrudan: She said: “Do you understand?”
  • Dolaylı: She asked me if (whether) I understood.
  • Dolaylı: “Where do you want to go?” he asked.
  • Dolaylı: He asked me where I wanted to go.

6.11. Edilgen yapı

Edilgen yapı, genellikle resmi yazılar, duyurular veya eylemi yapan kişinin önemli olmadığı durumlarda kullanılır.

  1. Smoking will be prohibited at the bus stops.
  2. Passengers are requested to avoid use of drugs on board.
  3. Packet of unknown origin was found in the park last night.

Pasif yapı şu şekilde kurulur:

  1. "Be" fiili kullanılarak ve düzenli fiile "-ed" soneki eklenerek: These sheets are printed by the D-14xl machine.
  2. "Be" fiili ve düzensiz fiilin üçüncü hali kullanılarak: Many cars are made in East Asia.

6.12. Fiilin mastar hali

Her İngilizce fiilin mastar hali, fiilin temel formu ile to takısından oluşur.

  • to be
  • to invest

Birçok fiil başka bir fiile eklenirken mastar halini alır:

  • I am here to help you.
  • He has decided to go.

"To" takısı almayan mastar genellikle kavram fiillerinden ve birkaç fiilden sonra kullanılır.

  • help - Can you help me move the flag to the corner?
  • make (in the sense of forcing someone do something) - The coach made his boys believe they can win.
  • let - Let him test the new track.

Bütün bir cümle yerine, genelde bir neden ya etkiyi anlatmak mastar için kullanılır.

  • We opened the door to see the new visitor
  • She came to ask us for an advice.
  • Everybody plays to win, not to lose.

6.13. Bağfiil

Bağfiil, fiilin "-ing" takısı almış isim halidir.

  • Seeing is believing.
  • Understanding how to hit the ball is essential.

6.13.1 >>Like, start, go<<

İngilizcedeki bazı kavram fiilleri, başka bir fiil ile birlikte kullanılırken bağ fiile dönüşür:

  • I like driving fast.
  • He started training our club last year.
  • They hate playing tennis on grass.

Bunlar temelde like/dislike, go ve durum değişimi fiilleridir(stop/start/continue).

6.14. Sıfatfiil

Sıfat fiil, fiilin "-ing" takısı almış sıfat halidir.

  • Playing professionals recommend these cleats.
  • The turning wheel is a symbol.

7. Bağlaçlar

Bağlaçlar, kelimeleri ya da cümleleri bağlayarak, aralarındaki bağa bir anlam verirler. Bağlacın anlamı, ekleyen, muhalif olan, neden olan, etkileyen vb. olabilir. Normal bir konuşmada, konuşanın cümlelerini bağlamak için bağlaçlar gereklidir. Aşağıdaki örneklere bakınız:

Bağlanan kelimeler:

  • I like ice-hockey AND canoeing. (EKLEME)
  • We can EITHER win OR lose. (HARİÇ TUTMA)
  • She is rather big and heavy BUT she is definitely not slow. (MUHALİF ilişki)

Bağlanan cümleler:

  • We went out EVEN THOUGH the weather was terrible. (konuş eylemi durdurmaz)
  • They underestimated the other players AND SO they lost the game (rakibi hafife almaktan dolayı kaybedildi)
  • I really appreciate your offer, HOWEVER I have reasons to refuse it. (sunulan teklif, engeli aşmak için yeterli değil)

8. Sayılar, Tarih ve Zaman

8.1. Sayılar sayılar

SAYISIRA SAYISI
1onefirst
2twosecond
3threethird
4fourfourth
5fivefifth
6sixsixth
7sevenseventh
8eighteighth
9nineninth
10tententh
11eleveneleventh
12twelvetwelfth
13thirteenthirteenth
14fourteenfourteenth
15fifteenfifteenth
16sixteensixteenth
17seventeenseventeenth
18eighteeneighteenth
19nineteennineteenth
20twentytwentieth
21twenty-onetwenty-first
22twenty-twotwenty-second
… vb.
30thirtythirtieth
40fortyfortieth
50fiftyfiftieth
60sixtysixtieth
70seventyseventieth
80eightyeightieth
90ninetyninetieth
100one hundredone hundredth
101one hundred ve oneone hundred ve first
… vb.
1000one thousandone thousandth
1001one thousand ve oneone thousand ve first
… vb.
1237one thousand two hundred ve thirty-sevenone thousand two hundred ve thirty-seventh
… vb.
1000000one millionone millionth

Not:

  • one hundred, one thousand, one million aynı zamanda a hundred, a thousand, a million şeklinde de söylenebilir..
  • hundred, thousand ve million değişmez, mesela:"two hundred euros", "three thousand cars", "six million inhabitants". İsim olarak kullanılırken çoğul "s" takısı alır. Mesela; "hundreds of people", "thousands of cars", "millions of euros".
  • ZERO aynı zamanda NOUGHT olarak da söylenebilir. Mesela: 0.05 hem "zero point zero five" hem de "nought point nought five" olarak söylenebilir.
  • Telefon numaralarında her sayı ayrı ayrı söylenir ve ZERO yerine O söylenir: Mesela; 349609, three four nine six oh nine şeklinde söylenir.
  • Futbolda, ZERO yerine NIL kullanılır. Mesela; 4-0, four nil. şeklinde kullanılır.
  • Teniste ZERO yerine LOVE kullanılır: 6-0, "six love" şeklinde söylenilir.

8.2. Sıra sayıları ve tarihler

SIRA sayıları, 8.1’de gösterilmiştir. Sıra sayıları genellikle sayı ve kısa formunda yazılır: first – 1st, second – 2nd, third – 3rd, ve tüm diğerleri "th" eklenerek, ör.:

  • fifteenth – 15th, ninety-sixth – 96th.

SIRA sayıları, "half" ya da "quarter" haricinde başka bölümlere de ayrılır, mesela ""two thirds" (2/3), "three fifths" (3/5), tarihler için de mesela, 1st January (1 Ocak)– "the first of January" ve January 1st – "January the first".

2000 yılına kadar olan yıllar iki ayrı sayı olarak söylenirler. Ör.:

  • 1492 – fourteen ninety two
  • 1941 – nineteen forty-one.
  • 1600, 1700 vb. sixteen hundred, nineteen hundred vb. şeklinde söylenir,

Ancak 2000 için "two thousand" 2001, 2002 vb. ise "two thousand and one, two thousand and two" vb. söylenir.

8.3.Zaman ve saatler

İngilizce konuşulan ülkelerde, çoğu insan 24-saatlik zamanı kullanmaz. Bunun yerine öğleden önce anlamına gelen a.m. (00:00 – 12:00) ile öğleden sonra anlamına gelem p.m. (12:00 – 00:00) kullanırlar. Bu nedenden hem geleneksel yöntemle hem de dijital saat söylenebilir:

4 a.m.It's four a.m.It's four o'clock.
4.05It's four oh five.It's five past four.
5.10It's five ten.It's ten past five.
6.15It's six fifteen.It's quarter past six.
7.20It's seven twenty.It's twenty past seven.
8.25It's eight twenty-five.It's twenty-five past eight.
9.30It's nine thirty.It's half past nine.
10.35It's ten thirty-five.It's twenty-five to eleven.
11.40It's eleven forty.It's twenty to twelve.
12.45It's twelve forty-five.It's quarter to one.
13.50It's one fifty p.m.It's ten to two.
14.55It's two fifty-five p.m.It's five to three.
15.00It's three p.m.It's three o'clock.
Versyon 2.0 (2011-12-07 01:23 CET)